Din, insanın maddi ve manevi işlerini düzene koyup bununla insana mutluluk getiren sistemler bütünüdür. İnsanın kafasını karıştıran soru ve durumlarına açıklık getirip sağlıklı bir yaşamla ömrünü tamamlamasını sağlar. İnsan, toplumun bir cüz’ü olduğundan dinin insana getirisiyle topluma getirisi de aynı orandadır. Tabi eğer din, hak din ise bunlar geçerli olur.
İnsanlar din olmadan bir arada yaşayabilirler mi peki ? Evet bu pekala mümkündür. Ama güçlüyü ya da zalimi durduracak bir sistem olmadığı için illa ki zalimlerin zulmü kol gezecek, özgürce ve insanca yaşamdan eser kalmayacaktır. Adaletin olmadığı yerde insanlar ya zalim ya da köle olacaktır.
Bizim din dediğimiz sadece hak din olan İslam için geçerlidir. Kelime seçimlerimize çok dikkat etmemiz gerekiyor zira Allah’ın nezdinde hak din sadece İslam ise bizim nazarımızda da sadece odur. Diğerlerine ya tahrif olmuş din ya da inanç demeliyiz. Özellikle çocuklarımıza ve gençlere anlatmak için İslam dışında olanların tahrif kelimesiyle birlikte anılması gerekir. Onların bozulduğunu, hükümlerinin kalmadığını özellikle vurgulayarak anlatılmalı ki çocuklar bunları bir seçenek olarak görüp kafasını karıştırmasın. Günümüz itibariyle tahrif olmuş Yahudilik ve Hristiyanlık ilk zamanlarında Hak din idi. Zaten bozulduklarını müdavimleri olan topluluklar ve devletler çok güzel izhar ediyor.
Şu an zor imtihanlardan geçtiğimiz 2023 yılının son ayları İsrail terör devletinin zülmünü katlayarak artırdığı zamanlar olarak anılacaktır. Sosyal medya ve diğer iletişim kanalları sayesinde yediden yetmişe tüm dünyanın haberdar olduğu bu vahşet Filistin halkına her gün cehennemi yaşatıyor. Biz haberlere bakmaya korkarken Filistin halkı her türlü ezayı, zülmü, tecavüzü her an yaşıyor. Tüm dünyanın gözü önünde hiç kimseden çekinmeden arkasına aldığı güçlere güvenerek dünyaya meydan okuyan bu devlet tahrif olmuş Yahudiliğin en bariz kanıtıdır. Sadece günümüzde değil, geçmişte de Yahudiler bulundukları her yerde bozgunculuğun ve fitnenin baş aktörleri oldukları için ya sürgün edilmiştir ya da öldürülmüştür. Sıkı sıkıya sadık oldukları tahrif kitapları onları her daim felakete sürüklemiştir. Hamile kadınların, çocukların öldürülmesini bile kutsal saydıkları metinlere dayandırmak, çürümüşlüğün, bozukluğun temsilidir. Bir bebeği inancı uğruna hayattan koparmayı göze alan hiçbir inanç hak değildir. Bir Yahudi askerinin, “Çocuk da öldürebilirim ama özellikle bebek arıyorum” diye gülerek serin kanlılıkla işlemek istediği cinayeti anlatması bunların zihniyetinin sadece bir örneğidir. Masum insanların üzerine bomba atarak merhametten vicdandan uzak bu millet Nazi lideri Adolf Hitler soykırım yapıyor diye tüm dünyaya mağdur edebiyatı yaparak güç elde edip Filistin topraklarını işgal etmiştir. 15. yüzyılda Hristiyan katliamlarından kaçan yüzbinlerce Yahudi, Osmanlı topraklarına sığındı. Müslüman vicdanı masum kim olursa olsun kucak açmayı gerektirir. Lakin şu anda ise Yahudiler sığındıkları Osmanlı bakiyesi topraklarda katliam yapmaktadır. Ne kadar tehlikeli, ne kadar insanlıktan uzak olduklarının bir başka göstergesidir bu. Bu terör devletinin amacı, soykırım yaparak mazlum Filistin halkınının topraklarından kazıyıp oraya yerleşerek sapkın ideallerini gerçekleştirmektir.
Paraya ve güce tapan bu millet, dünyaya ekonomik açıdan zamanla hakim olup kendi dışındaki herkese diz çöktürmeye çalışıyor. Çoğu şehirden bile küçük bu terör devletinin gücü, zehirli sarmaşık gibi sardığı diğer ülkelerde saklı. Büyük resmi görmek için Ortadoğu uzmanı ya da askeri stratejist olmaya gerek yok. Bu terör devletinin devirmek istediği ilk piyon Filistin’dir. Suriye ve Irak’ın daha önceden karıştırılması ve buradaki otorite boşluğu bir sonraki hedeflerinde kolaylık sağlayacaktır. Filistinden sonra sırasıyla Müslüman ülkelerine musallat olacaklardır. Tabi ki eninde sonunda Şah’ı da devirmek isteyeceklerdir. Peki biz o zamanlara ne kadar hazırlıklıyız ?
Mahmut Aksaliç |