Türkiye Büyük Millet Meclisi’mizde yasalaşıp 2023’te yürürlüğe girecek olan öğretmenlik meslek kanunu daha hayata geçmeden birçok tartışmayı beraberinde getirdi. Kanunun tasarlanmasından mecliste tartışılması süreci de dâhil tüm süreçlerinde paydaşların yeterince fikirlerinin alınmadığı bu eleştirilerin başında gelmektedir. Öte yandan kanunun meclis görüşmesi öncesi komisyondan hiçbir değişiklik yapılmadan geçmiş olması da ayrı bir tartışma konusu olmuştur. Yani kanunun düzeltilmesi gereken hiç mi bir yanı yoktu diye insan sormak istiyor.

Peki, gelelim kanunun içeriğine…

Kanunun taslak metnine bakıldığında aday öğretmenlerin adaylık süreçlerinin detaylı anlatıldığı, danışman ve adaylık kaldırma süreçlerinin nasıl işletileceği anlatılmıştır. Öte yandan ilk defa bir kanunda öğretmenler için bu kadar detaylı bir kariyer basamağı şablonu sunulmuştur. Öğretmenlere uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik gibi iki önemli kariyer fırsatı sunan bu teklifte kafaları karıştıran ve tepkiye neden olan unsur ise bu unvanlara ulaşmak için konulan süre şartı ve sınav şartıdır. Taslağa göre meslekte 10 yılını dolduran öğretmenler 180 saat süren bir kursun ardından girecekleri merkezi bir sınavdan geçebilirler ise uzman öğretmen sayılacaklar. Hasbel kader uzman öğretmen oldunuz ve 10 yıl daha çalışıp yine bir 240 saat süren bir eğitimden geçtikten ve yine bir sınava girdikten sonra eğer hala hayatta iseniz ve yüreğiniz bunu kaldırıyor ise artık başöğretmen olmuşsunuz demektir. Diyeceksiniz ki yok mu bunun kolay bir yolu? Elbette var: Yüksek lisans veya doktora yapmış olmak. Taslağa göre yüksek lisans yapmış olanlar süresi gelince hiçbir şart aranmaksızın doğrudan uzman öğretmen, doktorası olanlar da süresi gelince başöğretmen olabilecekler. Üstelik yüksek lisansta tezli olması şartı da yok daha ne olsun diyesi geliyor insanın.

Şimdi gelelim bu unvanların getirisine…

Uzman öğretmen veya başöğretmen olanlar birer derece alma hakkı kazanacaklar ama insanın aklına şöyle bir soru geliyor: Eğer başöğretmen olacak kişi birinci derecenin son basamağında ise bu kişi başöğretmen olursa bir dereceyi daha alıp nereye gidecek? Yörüngeyi mi terk edecek? Burası tartışmalı bir konu olarak karşımıza çıkıyor. Bir diğer getiri ise uzman öğretmenliğe 1000 TL başöğretmenliğe 2000 TL brüt zam yapılmasıdır. Bugünün parası ile bir iki depo mazot anca eden bu tutarların 30 yıl sonra ne alabileceği de ayrı bir tartışma konusudur. Son olarak ömrü sınavlarla geçen insanlara bir lütufta bulunurken tonla saat süren bir eğitim almayı mecburi kılmak ve üzerine ÖSYM’yi zengin edecek bir sınavla öğrenci gibi sınava sokmak hangi öğretmenin niteliğini arttıracak doğrusu çok merak ediyorum. Bu taslağı hazırlayan kişilerin gerçekten eğitimci olup olmadıkları, şayet eğitimci iseler en son ne zaman bir eğitim öğretim kurumuna uğrayıp saha araştırması yaptıkları da tartışılması gereken diğer konulardır.

Ne diyelim hak edene uzmanlığı da başöğretmenliği de hayırlı olsun.

Benim gözümde öğrencisi tarafından heyecanla sınıfta beklenen bir öğretmenin ulaştığı konum hiçbir unvanla tarif edilemez. Bu yüzden keşke unvanları değil nitelikleri arttırabilecek kanunlar da yapılsa gelecekte…

Sağlıkla kalın…