18 Haziran 2021 Cuma günü karnelerin dijital olarak erişime açılması ile birlikte yeni haftada okula gelen öğrenci sayısında ciddi düşüşler olduğu görüldü. Normal eğitim-öğretim döneminde bile okula gelmekte sorun yaşayan öğrenciler, hem karne notlarının hiç çaba göstermeden yüksek tutulmuş olması hem de devamsızlık probleminin olmayışını fırsat bilerek okulun kapısından bile geçmemeye başladılar. Okula gelen bir avuç öğrenci ise gerçekten toplam sayının çok az bir bölümünü teşkil etmekle birlikte bu durum istenen düzeyde bir eğitim verilmesini de maalesef mümkün kılmıyor. 5 Temmuz’da başlayacağı ifade edilen telafi eğitimlerine ne kadar katılım olacağı konusunda bir kestirimde bulunmak adına, aslında şu an mevcut durumda okula devam eden öğrenci sayısı bir fikir vermektedir. Yaz ayları ile birlikte pandemiden önce bile okullara son hafta gelmeme davranışı geliştiren çocukların bu süreçte gelmemek için daha çok bahanesi bulunuyor. 18 yaş altı grubun henüz aşılanmamış olması da veliler açısından çocuklarını okula gönderme noktasında bir tereddüt yaşama sebebi olmaktadır.

Tüm bunlarla birlikte telafi eğitiminde verilmesi planlanan etkinliklere baktığımızda da özellikle kırsal kesimde yaşayan çocukları cezbedici çok fazla faaliyet bulunmamaktadır. Neredeyse tüm hayatı oryantiringle, kampçılıkla geçen köy çocukları bu tarz etkinliklere ilgi duymayacaktır. Öte yandan en azından Gaziantep özelinde müze ziyareti ve benzeri seyahat odaklı etkinliklere katılacak çocuklara ve bu etkinlikleri koordine eden öğretmenlere ulaşım ihtiyacını gidermek üzere somut bir desteğin yerel makamlarca verildiğine de ben henüz şahit olmadım. Sosyoekonomik durumu düşük olan ailelerin çocukları için bu durumun çok belirleyici olacağı kanaatindeyim. Etkinliklerin mümkün olduğu kadar az masraflı ve kolay ulaşılabilir, fayda odaklı olması katılımı arttıracaktır.

Velilerimizin de akıllarından hiç çıkarmamaları gereken bir husus bulunmaktadır. Velilerimizin tüm bu faaliyetlerin amacının, akademik gelişimin ötesinde uzun zamandır okuldan uzak kalmış olan çocukların okula yabancılaşma durumlarını ortadan kaldırmak ve sosyal duygusal gelişimlerini öne almak olduğunu iyi idrak etmeleri gerekmektedir. Bu sebeple velilerimizin ellerinden geldiğince yapılan faaliyetlere değer vermeleri ve çocuklarını yönlendirmeleri uzun vadede kendi faydalarına olacaktır. Kaldı ki bunca emek ve planlama da rastgele bir amacın ürünü değil; başlı başına yeni dönemin temelini atmaya yönelik amaçlı eylemler bütünüdür. Sırf bu yönü ile bile takdiri hak etmektedir. Son olarak telafi eğitimine katılacak çocukların, katılmayı tercih etmeyen arkadaşlarına nazaran yeni döneme daha motive olmuş bir şekilde gireceğini varsaysam sanırım yanılmış olmam. Yine de bunu doğrulamak ya da yanlışlamak için yeni eğitim-öğretim döneminde kapsamlı gözlemlere ihtiyaç duyulabilir.

Telafi de siz de olun!

Kalın Sağlıcakla…