Pandemi sebebiyle okullarda eğitim uzaktan yapılmaya başladığından beri tartışılan konuların başında sınavların nasıl yapılacağı geliyordu. İlk zamanlar sınavların okullarda yapılacağı yönünde alınan kararla bazı sınıfların sınavlarından bir kısmı okullarda yüz yüze yapıldı. Vaka artışı ile birlikte 5’inci Ve 8’inci sınıfların yüz yüze eğitimi de sonlandırılınca sınav konusu iyiden iyiye ciddi bir problem haline büründü. En az her dersten bir sınava girmiş olmak kaydıyla öğrencilerin ders notlarının verilebileceği ile ilgili bir karar alındı. Bu kararın hemen akabinde alınan kararın sağlık açısından tehlikeli olabileceği düşünülüp tüm sınavlar iptal edildi.

25.12.2020 Cuma günü Milli Eğitim Bakanımızın duyurduğu yeni kararla, bilim kurulu tavsiyesi doğrultusunda, ortaokul öğrencileri için notların ders katılımı üzerinden değerlendirileceği duyuruldu. Bir bakıma performans değerlendirmesi gibi de düşünülebilecek bu yeni uygulamanın diğer seçeneklerden daha doğru ve daha sağlıklı olduğu şüphesiz olmakla birlikte birtakım açmazların da hala devam ettiği gözden kaçmamalıdır. Özellikle tableti ve interneti olmadığı için derslere hiç katılamayan çocukların ve bireyselleştirilmiş Eğitim Planı çerçevesinde eğitim görmesi gereken çocuklarımızın eğitsel değerlendirmesinin ne şekilde yapılacağı başta olmak üzere hiçbir şekilde ölçme şansımız olmayan gruptaki çocukların nasıl değerlendirilmeye tabi tutulacağı net değildir.

Çok özel ve çok karmaşık problemlerin iç içe geçtiği bir dönemden geçtiğimizi düşünürsek mutlaka alınan kararlarda eksik yanlar zamanla tamamlanmaya veya açıklanmaya ihtiyaç duyuyor. Kaldı ki sınav yapılmış olsa bile ölçmede hata olacağı kesindir. Uzakta eğitimin ne derece faydalı olabildiği bile hala belli değilken üzerine bir de ölçme değerlendirmede sonuç beklenmesi gerçekçi olmayacaktır. Bir gerçek varsa o da bu çocuklarımızın yüksek derecede maalesef ki öğrenme kayıplarının meydana geldiğidir. Öğrenme kayıplarının yanında sosyal duygusal becerilerin körelmesi, okula yabancılaşmanın giderek artması, belirsizlik, yoksulluk gibi zorlayıcı sebeplerden ötürü çocuk işçiliğinin kaçınılmazlığı gibi hususlar da en az sınavlar olmalı mıydı olmamalı mıydı sorusu kadar tartışılmayı hak ediyor açıkçası.

Diğer tüm hizmet kolları ile birlikte yaklaşık 20 milyon kadar bireyin okullarla öğrenci, öğretmen, yönetici, personel olarak içli dışlı olduğu bir tabloda sınavlara odaklı değerlendirmeye gitmek ölçmede bariz hatalar yapmamıza sebep olmaktadır. Sınavlar bugün alınan kararda olduğu gibi başka bir formülde de hayat bulabilir ya da ertelenebilir. Fakat okul terki gibi ertelenmesi kalıcı hasarlar bırakacak daha kritik durumlar var ki ilginin ve dikkatin burada tutulması daha değerlidir benim görüşüm açısından.

Geriye dönüp baktığımızda hangi sınavda çıkan hangi soruyu hatırlıyoruz Allah aşkına. Hatırımızda kalan tek şey bize inanan ve bizi diri tutan, sözleri ile hafızamıza kalbimize kazınan bir öğretmenden başkası değil.  Uzun süren bu pandemi koşullarında en çok üstünde durmamız gereken konu çocukların yabancılaşması ve okuldan soğuması durumudur.

Sınavın kazası olur, kaybedilen hiçbir çocuğun ise geri dönüşü olmaz.

Sağlıkla…