Hayat koşturmacası hepimizin ve özellikle sabit bir işte çalışanların bağımlısı oldukları bir duruma dönüşmektedir. Sabah kalkış saatinden gün içinde yapılacak rutinlere oradan da akşam yatılacak saate kadar her şeyin saniye saniye ayarlandığı bir sistemden bahsediyorum. Özünde koşturmaca ve telaş barındıran bu sürecin daha kaç kalbe inme indireceği de meçhul. Özellikle kitle iletişimin çılgınca bir şekilde kendini yenilediği ve tüm dünyanın bir bilgisayar ve bilgi ağına döndüğü günümüzde o kadar çok derdin kederin acının taşıyıcısı oluyoruz ki.
Hepimizin bitmeyen işleri, sonu gelmeyen istekleri, borçları, alacakları ve daha birçok yükleri bulunuyor. Etrafındaki tüm metalleri içine çeken bir mıknatıs gibi geçtiğimiz her yolda her yaşantıda daha da artıyor heybemizdeki yükler. Arada es vermek gerektiğini unutuyoruz. İşte tam burada motor freni devreye giriyor. Araçlarda frene basmadan vites küçülterek hızın düşürülmesi olarak kısaca izah edilebilecek bu sistemin insan hayatındaki anlamı, son sürat yaşamaya devam ederken ömrümüzden tat alabilmek için arada hızımızı yavaşlatmaktır. Ani frenlerin arabaları savurabileceği gibi tüm dünyalık koşturmacadan da tamamen el ayak çekmenin realite ile örtüşmeyeceği bir gerçektir. O zaman hayatımızın neresinde motor freni kullanmak gereklidir?
İşten eve geldiğimizde iş dünyasının stresini, kavgasını ve çekişmelerini evimize sokmamakla başlayabiliriz. Durmaksızın artan yapılacaklar listesinin bir ucunu ailemize ayırdığımız sayfalara yazmaktan kaçınarak da olabilir. Tüm dünyanın derdi kederi kapıya kadar gelmeli bizimle fakat kapıdan içeri girmemelidir. Bir başka yolu da sevdiklerimizle zaman zaman yürüyüşler yapabilmek, toprağa dokunabilmek ve koca dünyayı çepeçevre saran gökyüzüne bakmak olabilir. Hem ufkumuzu hem de gönlümüzü açacak olan bu aktiviteler zihnimizin de durulaşmasını sağlayacaklardır. Aslında kim kendini nasıl mutlu ve zinde hissediyorsa onu yapmaya vakit ayırmalıdır teması vurgulamak istediğim şeyi tam olarak izah etmektedir.
Yolcusu olduğumuz lakin nerde biteceğini bilemediğimiz bir yolda sonsuz kalmayacağımız bir hakikattir. Önemli olan da yolda olmak ise şayet tadını, acısını dürüstçe yaşayarak ve yolcu olduğumuz gerçeğini unutmayarak yaşamak erdemdir.
Bu yolu güzel kılan sevdiklerimize, eş dost ve yakınlarımıza, en önemlisi de yarının inşası elinde olacak olan çocuklarımıza daha fazla zaman ayırabilmek için arada motor freni kullanmak faydalı olacaktır.
“Avazeyi bu âleme Davud gibi sal
Baki kalan bu kubbede bir hoş sada imiş” Baki
Hoş bir iz bırakabilmek ümidi ile…
|